Toplumsal Cinsiyet Nedir?
Toplumsal Cinsiyet kavramıyla kapsamlı bir şekilde ilk olarak üniversite dördüncü sınıfta tanıştım. ”Toplumsal Cinsiyet ve Medya” dersi, benim insan ilişkilerine olan bakış açımın değişmesinde ve gelişmesinde büyük rol oynadı. Aynı zamanda, üniversite bitirme tezimi de bu ders çerçevesinde tamamladım. Bu doğrultuda öncelikle sizin için toplumsal cinsiyet kavramı üzerine bir yazı hazırlamak istedim.
Toplumsal Cinsiyet kavramı; belirli bir toplumun kadınlar ve erkekler için uygun gördüğü toplumsal beklentiler, roller ve davranışları ifade etmektedir. Toplumsal cinsiyet doğuştan gelmez, fizyolojik değildir. Her toplum, kadınlara ve erkeklere belirli roller biçer. Toplumun kadına ve erkeğe biçtiği roller, genellikle hiyerarşik bir yapıdadır. Birey, toplumun kendisinden beklediği rollere uyum sağlamadığında toplumdan dışlanır ya da ayrımcılığa maruz kalır.
Toplumsal Cinsiyet ve Cinsiyet Arasındaki Fark Nedir?
Cinsiyet; kadın ve erkek arasındaki doğal, biyolojik farklılıkları işaret etmektedir. Toplumsal Cinsiyet ise toplum tarafından belirlenen erkeklik ve kadınlık hakkında kültürel görüşler, roller, davranışlar ve beklentilerle şekillenmektedir.
Daha biz doğar doğmaz kültürel ve sosyal koşullanmalar bizi etkisi altına alır. Örneğin; kız çocuklara pembe renkte bir çocuk odası hazırlanırken ve pembe kıyafetler giydirilirken erkek çocukların odaları çoğunlukla mavidir ve erkek çocuklara mavi kıyafetler giydirilir. Bebeklikten itibaren ayrıştırılmaya bu şekilde başlanılır. Sonra pembe renk, bilinen en cinsiyetçi ifadeyle ”Kız rengi” olur ve toplumumuzda pembe gömlek giyen erkekler kimi zaman kötü bakışlara, alaycı ifadelere ve dışlanmaya maruz kalırlar. Aynı şekilde bir kadın da mavi rengi çok sevmesine rağmen erkeğe benzemek ya da erkeksi görünmek korkusuyla mavi renk kıyafetler giymekten kaçınabilir. Erkek egemen toplumlarda genelde erkeklerin kıyafet satın alırken seçtikleri renkler bellidir. Siyah, lacivert, gri, koyu yeşil ya da bordo çoğunlukla tercih edilen renklerdir. Erkeklerin üzerindeki toplumsal baskı onların renk seçimlerinde etkili olmuştur.
Kız çocuklarına genellikle oyuncak olarak bebek ya da mutfak eşyaları satın alınırken erkek çocuklarına araba, tamir araç ve gereçleri satın alınır. Bu ve bunun gibi pek çok ayrıştırmayla kadınlar özel alana erkekler ise kamusal alana itilir. Sürekli kadınlardan ev işleri yapmasını beklemek, kadını evde var olması gereken bir canlıymış gibi düşünmek, erkekleri ise dışarıda, çalışma hayatında görmek istemenin sebebi budur. Kadını bağımlı, erkeği ise aktif ve bağımsız olarak görmek cinsiyetçi bir tutum örneğidir. Kadın ve erkek, her açıdan eşit hak ve özgürlüklere sahip olmadıkça toplumsal cinsiyet eşitsizliği meydana gelecektir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini engellemenin yolu da ayrımcılığa dur demekten geçmektedir. Ne erkekler kadınlardan ne de kadınlar erkeklerden üstün varlıklardır.
Facebook Yorumları