Deneyim,  Kişisel Gelişim

En Son Bitirdiğim Kitaplar

Herkese yepyeni bir haftadan ve yepyeni bir kitap incelemesi yazısından merhabalar.

Geçtiğimiz hafta, iki kitap bitirdim ve bugünkü kitap inceleme yazısında, iki ayrı kitap hakkında yorumlarımı sizinle paylaşacağım.

İlk önce söze, Lev Nikolayeviç Tolstoy‘un ”Hacı Murat” adlı romanıyla başlamak istiyorum.

Tolstoy‘un daha önce okuduğum romanlarında, okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya iten konularının olmasına alışmıştım. Fakat ”Hacı Murat” adlı romanı, sanırım okuduğum Tolstoy romanları içerisinde, gerek olay örgüsü ve konusu gerek anlatım bakımından, en sürükleyici ve en dinamik romanı oldu.

172 sayfalık bu kitapta Tolstoy; Şeyh Şamil’in gözde komutanlarından Hacı Murat’ı anlatmaktadır.

Hacı Murat, bir askeri plan gereği Ruslara teslim olmuş ve onlarla anlaşmış gözükerek Şeyh Şamil’e karşı bir harekete komutanlık etmiştir.

Tolstoy bu romanında; Hacı Murat’ın Ruslarla olan mücadelesini ve askeri dehasını konu edinirken, Şeyh Samil’in de askeri dehasını anlatmaktadır.

Bu kitapla ilgili araştırma yaptığımda, şöyle bir bilgiye de ulaştım.

1967 yılı yapımı, başrollerinde Cüneyt Arkın’ın oynadığı ”Hacı Murat” filminin konusuyla bu romanın konusu benzerlik gösteriyor ancak filmde konu değiştirilmiş ve orijinal hikayeden farklıymış. Filmi izlemedim ancak izleyenleriniz varsa, mutlaka yorum kısmında yorumlarını paylaşsınlar.

Uzun zamandır, kitaplığımda duran bir romandı ve merak edip okumak istemiştim. Ancak konusu maalesef ilgimi çekmedi. Yine de, başladığı kitabı bitirmeden bırakmayan bir insan olarak, sonuna kadar okuyup, sizin için yorumlamak istedim. Savaş konulu kitapları okumayı seviyorsanız, siz de bu kitabı okuyabilirsiniz.

Kitaptan altını çizdiğim alıntılar:

-Geçmişin ve olmuşun sözü edilmez.

-Yanılmayı göze almadan, sorumluluk yüklenmeden düz bir yoldan ilerlemeye olanak yoktur.

Şimdi, Halil Cibran‘ın ”Rüzgargülü” adlı kitabını yorumlamak istiyorum.

Halil Cibran’ın neredeyse tüm kitaplarını okudum. Kum ve Köpük, Kırık Kanatlar, Ermiş, Ermişin Bahçesi

Halil Cibran’ın kitapları, sayfa sayısı olarak, genellikle kısa kitaplar. Fakat içerik ve anlatım bakımından öyle zengin ve öyle etkileyici ki, bazen bir cümlesini, oturup dakikalarca düşünebiliyor, acaba ne demek istedi diye üzerine kafa yorabiliyorsunuz.

Dolayısıyla, felsefi tarzda kitapları okumaktan hoşlananlara, Halil Cibran’ın tüm kitaplarını okumalarını, naçizane tavsiye ediyorum.

Bu kitap da, 43 sayfa ve okuyup bitirmesi, birkaç saatinizi alıyor. Oldukça akıcı bir dille yazılmış.

Rüzgargülü; Halil Cibran’ın ikinci eseri olma özelliği taşıyor.

Kitabın içerisinde, kısa kısa hikayeler ve o hikayelerin içerisinde, derin anlamlar var. Hem düşünce yapısı hem de statü olarak birbirinden farklı insanların, ne kadar zıt da olsalar, aslında duygularının kimi zaman ortak olabileceği, insanların birbirine benzediği mesajı veriliyor. Hayatta asıl mutluluğun; özgürlüğü ve iç huzuru yakalamaktan geçtiğine vurgu yapılıyor.

Bilgece cümleleriyle daima hayranlığımı kazanan Halil Cibran’ın bu eserini, mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

Kitaptan altını çizdiğim alıntılar:

-Düşünce olmadan hiçbir şey hareket etmez.

-Seni kendine dönük yanınla sevdim.

-Göğsünüze saplanan okları ve sizi delip geçen kılıçları seviyorsunuz. Çünkü yaralanmak rahatlatıyor sizi ve yalnız kendi kanınızı içtiğinizde sarhoş oluyorsunuz.

-Benim gereğinden fazla bereketimdi size yüz çevirten; siz aşkı bir kaseden içmek istersiniz, akan bir nehirden değil. Onun cılız mırıltısını dinlersiniz fakat bağırdığı vakit kulaklarınızı tıkarsınız.

Evvet, bir kitap inceleme yazısının daha sonuna geldik. Sıradaki kitabım; Jack London-Kızıl Veba. Siz hangi kitabı okuyorsunuz, Instagram DM‘den benimle paylaşmayı unutmayın.

Ebru Bektaşoğlu

 
 
 
       

Facebook Yorumları

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir