Dostoyevski – İnsancıklar Kitap Yorumu
İnsancıklar, Dostoyevski‘nin ilk romanıdır.
İlk Rus toplumsal romanı sayılır.
Romanın ana teması; acımadır. Yoksulluk, dostluk ve sanat sevgisi romanın diğer temalarıdır.
Dostoyevski‘nin 24 yaşındayken kaleme aldığı İnsancıklar romanı; Petersburg’da bir devlet dairesinde çalışan orta yaşlı ve alçak gönüllü kâtip Makar Devuşkin ile uzaktan akrabası, yirmili yaşlarının başında genç bir kadın olan Varvara Dobroselova arasındaki mektuplaşmalardan oluşan bir eserdir.
Oldukça sürükleyici bir romandı. Okuduğum diğer Dostoyevski romanlarında olduğu gibi bu romanda da acıma duygusu okuyucuya başarılı bir şekilde hissettiriliyordu.
Kitaptan aklımda kalanlar; saygı ve itibar kimi zaman ne yazık ki satın alınabilen değerler olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde de öyle değil mi? Maalesef toplumumuzda insanlar dış görünüşüyle yargılanıyor. Zengin, iyi giyimli birine çoğunlukla saygı duyulurken, yoksul biri dış görünüşünden ya da gelir seviyesinden dolayı hor görülebiliyor.
Oysa insanlara saygı duymak ve onlara hoşgörüyle yaklaşmak; gelir seviyesinden ya da statüden bağımsız olmalıdır.
Kitaptan gözüme takılan, sevdiğim alıntılar:
❝Kendisinden hiçbir şey saklamadığımı gördükçe bana olan bağlılığı çoğalıyordu.❞
❝İnsan, hayat şartları ne derece olumsuz olsa da, benimsediği yerde huzur buluyor.❞
❝Onurum her şeyin üzerindedir.❞
Kitabı kimler okudu? Okuyanlardan da yorumlarını bekliyorum. Henüz okumayanlar kitabın ismini not alabilir.
Bugüne kadar okuduğum tüm kitaplarla ilgili yorumlarımı bloğumda, kişisel gelişim kategorisinde bulabilirsiniz.
Facebook Yorumları