Less is More Nedir?
Günümüzde minimalist yaşamın popülerlik kazanmasıyla birlikte bazı terimlere ve yaklaşımlara aşina olduk. Bu yaklaşımlardan biri de; Less is More. ”Az, çoktur” felsefesi. Bu yaklaşımın özünü ve ne anlama geldiğini, karantina süreciyle birlikte daha iyi kavradığımızı düşünüyorum. Çünkü karantina süreciyle birlikte tüketim alışkanlıklarımız da değişti. Birçoğumuz sahip olduklarımızla mutlu olmanın farkına vardık.
Less is More felsefesi; azla yetinmeyi öğrenmek demektir. Bu yaklaşıma göre, yaşam alanlarınızdaki her eşya bir işlevi karşılıyor olmalı. Örneğin; odanızdaki eşyalar. Gerçekten ihtiyaçlarınızı mı karşılıyor yoksa sizin alanınızı boşuna mı işgal ediyor? Eğer eşyalarınız ihtiyaçlarınızı karşılamıyorsa, sizin için bir fazlalıktır.
Less is More yaklaşımına göre; yaşamımız eşya ya da kıyafet istifleyerek değil deneyim kazanarak ve başkalarına katkı sağlayarak anlam kazanır. Yalnızca tüketim odaklı bir hayat birey için hem zaman hem de para kaybıdır. Şu anda içinde bulunduğumuz karantina dönemine baktığımızda, geçmişte sürekli tüketim halinde olmanın aslında bizler için ne kadar yorucu olduğunu fark etmemiz olasıdır. Zamanımızı evde geçirdiğimiz şu dönemde gereksiz alışverişlerin de önüne geçmiş olduk. Elimizdeki kıyafetlerin aslında yeterli olduğunu, ihtiyaçlarımız değil de isteklerimiz doğrultusunda yaptığımız alışverişlerin sahte mutluluklar getirdiğini fark ettik.
Adına ister Less is More diyelim ister azla mutlu olmak diyelim, yaşamdan keyif almak istiyorsak sadeliği keşfetmemiz gerektiğine inanıyorum. Hayatımızın her alanında daha sade bir birey olabiliriz. Yaptığımız alışverişlerden sosyal medya tüketim alışkanlıklarımıza kadar pek çok konuda daha ölçülü hareket edebiliriz. Azla mutlu olmayı başarabildiğinizde hem enerjiniz ve zamanınız hem de paranız size kalacaktır. Bu sayede maddi olarak geleceğinize de yatırım yapabilirsiniz. Devamlı başkalarını mutlu etmek için kendinizden vermeyin. Vaktinizin ve paranızın değerli olduğunu, para kazanmak için hayatınızdan ne kadar zamanı feda ettiğinizi hatırlayın. Yeni bir tişört almadan önce kendinize; buna gerçekten ihtiyacım var mı? ya da bu tişörtü satın alabilmek için ne kadar saat çalıştım diye sorun. Değer mi? Eğer değmiyorsa almayın. Sahip olduklarınız da size yeter.
Yazımı çok sevdiğim bir alıntıyla bitirmek istedim:
”Uçmak istiyorsan, seni aşağı çeken her şeyi bırak.” Toni Morrison
Sahip olduklarımızla mutlu olduğumuz, bizim için fazla olanı başkalarıyla paylaşıp insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yön verdiğimiz ve paylaşım kültürünü artırdığımız daha yaşanabilir bir toplum dileğimle. 💚
2 Yorum
Kübra
Ne güzel bir yazı olmuş, sizin de söylediğiniz gibi neyin önemli olduğunu tekrar gözden geçirdiğimiz şu günlerde bu yazıyı okumak benim için de güzel bir okuma deneyimi oldu.
Sevgiler:)
Ebru Bektaşoğlu
Teşekkür ederim Kübra Hanım. 🙋🏻♀
Karantina süreci birçoğumuz için iç sesimizi dinleme ve arınma süreci oldu. Umuyorum hep birlikte hızlı tüketimi azalttığımız ve alışveriş konusunda daha bilinçli hareket eden bir toplum olacağız. 🌾
Benden de çok sevgiler ♥️